yazırık

29 Eylül 2010 Çarşamba
duyuyor musun bazen çok özlüyorum koşuşturmacanın arasında, içim kaplanıyor bir sıcaklık ile sanki ağzımı açsam ejderha misali, ağzımı açamıyorum. kimseye diyemiyorum nasıl özlediğimi, yanmasınlar diye.

emniyet genel müdürlüğünün mesajına heyecanlandım bugün. egm olduğu için değil. egm
olmayabilir diye. ya da vodafone'nun şebeke mesajları. çok heyecanlandırıyor beni. hele birileri aramayagörsün elim ayağıma dolanıyor. taa ki telefona bakana kadar.

zil çaldı hayırdır dedim dışımdan. keşke dedim içimden. keşke sen gelmiş olsan. yapmazsın biliyorum ama keşke sen gelmiş olsan. elektrikçi gelmiş.

öğle arasında bugün deniz kenarı bir kafeye gittik üsküdarda iş insanları ile. gelemeyeceğim dedim. seninle gelemeyeceğim buraya. gelemeyeceğim çünkü biz gittik.

nargile içesim var bir süredir. hatta marpucu ağzıma bağlasınlar yaşam destek ünitesinin nefes hortumu misali. belki daha rahat nefes alırım.

orhan veli dediymiş vakti zamanında. düşünme arzu et sade bak böcekler de öyle yapıyor ile birlikte. öyle bir havada gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. yanlış havada gelmişim sana.

gelgitlerle başlayan hayat bu yazıya da hep gelgitlerle mi yansıdı ne. ya da daha çok gitlerle. keşke gelgellerle başlasaydı hayat. hiç gidilmezdi o zaman.

0 yorum: