kompozisyon

5 Ocak 2013 Cumartesi
merhaba adım klavye tıkırtısı,yirmi küsur yaşında bir bağımsızım. hobilerim arasında büyükşehirlerin keşmekeşinde kaybolmak, geceleri uyumak, gündüzleri uyuklamak ve hiç olmamışım gibi yaşamak var. beni seven bir kaç kişi var, onlar da mecburiyetten seviyorlar. ancak söylemiyorlar. adımın modern bir isim olmasını ve birilerine bağımlı olmayı öylesine isterdim ki. siyam ikizlerine bu yüzden hayranım. birilerine asalak olmadan bağlı yaşamak ancak onlara özgü. günün bana ayırdığı minimum onaltı saatimi hiç bir şey yapmadan tüketmeye özen gösteriyorum. bu sebeple tüketim kültürünün en sevmediği ancak zaman canavarlarını en sevdiği karakterlerdenim. bazı ilkelerim var. bunları oklarla açıklamamak bu ilkelerimden birisi. çünkü oklar zararlıdır. gitmek ve bir şeylere takılmak için varlar. eğer doğalarına aykırı davranırlarsa eyvah boşa gitti denir. eğer doğalarına uygun davranırlarsa bir şeylere yapışırlar.ve siyam ikizlerindeki bir kaynaşmadan çok farklıdır bu. herşeye rağmen oklar estetiktir ve okçular güçlü insanlardır. ben o kadar güçlü değilim. eğer o kadar güçlü olsaydım gücümü ok atmak için kullanır mıydım bilmiyorum. kesinlikle kullanmazdım. gücümü dünya barışı, yoksullara yardım etmek ve hayır kurumlarına bağış yapmak için kullardım. mesela kolumdaki kastan her ay bir parçasını düzenli olarak unicefe bağışlardım. bir miktarını türkiye erozyonla mücadele derneğine bağışlardım. aslında türkiye çöl olsun istiyorum. bu çok bencilce olabilir fakat çöl hayatını merak ediyorum. madem merak ediyorsun git yaşa o zaman diyebilirsiniz. bu da çok bencilce olacaktır. siz çöl hayatını merak etmiyorsunuz diye benim meraklarıma dayatma yaptığınız için. okyanus hayatını merak etseydim bir balık olmamı mı salık verecektiniz. bu sebeple sizlere kızıyorum. fakat türkiye çöl olmadığı için türkiyeye kızmıyorum. çünkü bir ülkeye kızılmaz. bir ülkeye herhangi bir duygu beslenmez. bu duygular sadece siyasetçilere ve siyaset bilimcilere yarar. ben herhangi bir duygumun birisine yarar sağlamasını istemiyorum. bu çok bencilce gelebilir. eğer bencilce geldiyse sizi bu yazıyı terk etmeye davet ediyorum.

7 yorum:

Unknown dedi ki...

Ben seni seviyorum ve mecburiyetten değil.

safransarı dedi ki...

iyi insanlar her zaman yalnızdır..
yalnızlığının kıymetini bil.

la petite mort dedi ki...

iyi insanım vesselam

Unknown dedi ki...

Küçükken evimizin banyosunda penguen besledigimizi hayal ederdim..hatta kafamda böyle hikayeler uydurup,arkadaslarıma anlatırdım.Sonrasında ben de inanmak isterdim kendi masalıma..Gerçek ve sahtenin ayrımını yapmakta hala bazen zorlanışım oradan mı hatıra bilmiyorum...

la petite mort dedi ki...

ben de küçükken evimizin banyosunda penguen beslerdik. sonra hayvanları koruma örgütünden geldiler. penguenimizi aldılar. baba verme penguenimizi dediğimi biliyorum. adam çaresiz tabi devlet otoritesi başımızda. penguenimi arada sırada görebilir miyim amca dedim gelenlere. bruce willis gibi gülüp elbette evlat dedi. sonra öğrendim kesip mangal yapmışlar penguenimizi. o gün intikam almak adına söz verdim ne zaman bi eve misafir olsam korsan bir neşeli ayaklar cdsi atıp kaçıyorum banyoya.

Sade dedi ki...

babamın penguenleri diye bir film var bilir misiniz der uzaklaşırım.

la petite mort dedi ki...

sonra devam filmi çekildi dedemin insanları diye.