dön dön cigaram dön

10 Şubat 2013 Pazar


adam: cadı
kadın: süpürgemin sopası götüne girsin

evet. tüm bu yazı yukardaki söz yazılsın diye yazılmıştır. istersen okumayabilirsin. üst katımda yatak tıkırtıları belirsiz bi sevişmenin hikayesi mi? belki de yeni alınmış bir kedinin obsesyonları. evet. yukardaki sözleri ben hiç duymadım. ama süpürge mekanizması basit bir şey. elektrikli süpürgeler dahil. yok edermiş gibi davran. mekanizma basit. çalı süpürgeleri bir sap ve bir çalıdan oluşur. sap: motorlu kısım,uçmak için dizayn edilmiştir. cadılar onun yakıtıdır. wiccalar onun kulu ve elçisidir. cadı enerjisiyle beslenir. turist ömer filminde tuzla beslenen yaratıklar gibi. tuz beslenilesi bir şey değildir. monosodyum glutamat ise hiç besleyici değildir. bu yazı sizi obezliğe ve kansere karşı uyarmakla yükümlü sosyal bilinci yüksek bir yazıdır.
evet. bu yazı size bir kişiden bahsedecektir. tanıma ihtimalinizin olmadığı birisinden. ulu sokak serserisinden. ulu sokak serserisi bindokuzyüzlü yılların yetmişli yıllarının sonunda nerde olduğu bilinmeyen atlantiste doğmuş ve bindokuzyüzlü doksanlı yıllarının ortasında izmirin çamdibisine yolu düşmüş bir bilgedir. daha önce yolu milattan önce bilmemkaçlı yıllarda alexander the great ile kesişmiştir ve alkollü iken ona söylediği tek cümle siktir git olmuştur. aslında yanına ilaveten birkaç şey daha söylemiştir ancak bunları söylemeye ne benim ne de blogun edebi yetmektedir. ulu sokak serserisi ne....ne kalıbını en az iki asırdır doğru kullanmaktadır. ulu sokak serserisi doğduğu gün rusyada ekim devrimi olmamıştır. gorbaçov bunun üstüne doğarsa ekime kadar demiştir. yetmişli yılların çocukları kuzey kalesi ile oynarken ulu sokak serserisi kim bilir hangi feylesofun hangi kitabını okumaktaydı. okumayı bir yaşında konuşmayı ise üç yaşında çözmüştü. konuşmadan iki yıl okumuştu. ve arada fransızca ve rusça öğrenmişti. annesi ulu sokak serserisinin doğumundan yüzonbir saniye önce öldüğünden, babası kimi biyolojik ihtiyaçlarını henüz dağılmamış olmamış olan sovyetler birliği insanlarından karşılıyordu. uranyum gibi, kobalt gibi. ilkokulun sonlarında özal zengini diye dünya politik literatüne girmiş bir sınıfın mensubu olarak ingilizce öğrenebileceği ve ilerleyen yıllarda çok kalifiye bir esrarkeş olmasına yol açacak olan eğitimini almıştır. onbir yaşında o zamanlar yediyıl olan anadolu lisesini çalışmadan kazanmış ve ilkokulun son günü babasının getirdiği sonu ...aya ile biten kirilce votkadan içmiştir. ve o gün hedefi belli olmuştur. ünlü rock gruplarından beatlesa john lennon olmak. iyi eğitimi ve yüksek zekası ona özel isimlerin özel olduğunu çoktan göstermiştir ancak kendisi hayallerini kurmaya devam etmiştir. yıllar ilerledikçe kendisi liseye geçmiştir ve sentetik maddelerle kimya dersinde tanışmıştır. üniversite eğitimi almak için türkiyenin büyük şehirlerinden izmire yerleşmiştir. izmirde bitiremediği okulu sebebiyle - onsekizaylık askerlik süresi hariç - bilge sokak adamı rolünü çeşitli yerlerde sürdürmüştür. askerliği esnasında bir mayın patlaması sonucunda şehadet mertebesine ulaşmış ancak daha önce aldığı kimyasallar onu bir mayın uzmanı yapacak bilgiye sahip olduğunda bu mertebede bir kaç saniyeden daha fazla kalmamıştır. ulu sokak serserisinin adını askerler, tinerciler ve hayat kadınları dahil kimse bilmez. sadece resmi makamlara kayıtlı bir adı vardır ve o isim gerçek de olmayabilir. ulu sokak serserisi bu yazıyı yazan ve okuyan herkesin hayatından daha kümülatif bir hayat sürmüştür. buna itiraz edebilirsin ancak bu itiraz resmi mercilerde değerlendirilmeyecektir. ulu sokak serserisi serin yerleri seveli beri dışarda ve ılık iklimlerde yaşamıştır. bunlardan son durağı üniversite yıllarındaki izmirdir. izmir'de az önce belirttiğim semt başta olmak üzere pek yerde görülmüştür. bunu kendisine sorduğumda esrardan davudileşmiş ses tonuyla şu şekilde izah etmiştir: ben bir ara polisiyede okudum ve grangeın leyleklerin uçuşundaki leylekler gibi düzenli bir hayata kavuşmanın neslimin devamı için gerekli olduğu kanısına vardım. bunun üzerine ben: abi sen göçmen kuş değilsin ki dediğimde. şarabından bi yudum alıp bu sebeple göçmenlerin arasında yaşıyorum ve karakoyun olmadığım belli olmasın demişti. belli olmuyo abi deyip biramdan bir yudum aldığımda sokakta uyuyan evsizlerin üstünü gasteyle örtmek için kalkmıştı bile. ulu sokak serserisi hayatı boyunca deplasmanlara yürüyerek gitmiş bir taraftardı. benimle aynı takımı tutmakla birlikte türkiyedeki taraftarlara özgü tüm marşları bilirdi. eğer tüm marşları bilmeseydi göztepenin isyan marşı en sevdiği olabilirdi ancak cehalet mutluluktu ve o mutlu olmayı seksenli yılların sonunda unutmuştu. ya da doksanlı yılların başında. yine bir gün içerken bana bilgece bi sessizlik etti. aşk acısı çeken bana verilecek en büyük nasihattı. sonra eve gidip zeki demirkubuz filmleri izledim ve pekiştim. ulu sokak serserisi benle ve zekiyle aynı takımı tutuyordu ve bir gün bana gene elinde esrarı, şairler parkında söylediği bir şarkıyı söyledi. abi dedim. ama şairler iyidir dedi. bildiği şeyleri gördükçe, dinledikçe dünyanın büyüklüğünü anlıyordum. eğer isterseniz sizi onunla tanıştırabilirim. eğer o da isterse ve ölmemişse.

4 yorum:

parfümümün kokusu dedi ki...

Ulu sokak kadın'ı olasım geldi :))
belki o zaman benimle tanışır tabi daha ölmediyse...!

la petite mort dedi ki...

bir keresinde kafası çok yüksekken kendisnin eskiden hermafrodit olduğunu anlatmıştı. ancak hayal gücü çok yüksek birisi olduğundan neyin gerçek neyin değil olduğunu kestiremezsin onun yanında bu sebeple herşey gerçektir. bunu neden söyledim ulu sokak serserisi aslında teknik olarak ulu sokak kadını da olabilir. bir daha gördüğümde ulu sokak serserisini tanışma isteğini kendisine ileticem. muhtemelen bana cigerleri-evet ciger o kadar sigara ve esrar içince ciğer tüm dilbilimsel bile tüm yuuşaklığını kaybedip ciger olur- dumandan oluşan insanlara ait sesi ile madem tanışmak istiyor neden gelmiyor ya da neden çağırmıyor der. kendisi birisiyle tanışmaktan asla beis görmez. (beis kelimesini cümle içinde ilk ondan duymuştum)

semmma dedi ki...

monosodyum glutamat'a karşı bişey geliştirip gizlice tüm gıdalara sızdırmak istiyorum. beyne "yeme ulan yeme şiştin iyice" meşazı versin diye.

la petite mort dedi ki...

sema sodyum glutamat bindokuzyüzkırklı yıllarda icat edilmiş.