yakaran kara parçası

21 Şubat 2013 Perşembe


merhaba canım,
ben oniki yıldır yağmurun yağmadığı bir yağmur ormanıyım. tam oniki yaşındayım. nasıl yağmur ormanı olduğumu sormayın işte. adım yağmur ormanı. yağmur duası gibi, yağmursuzlukta ortaya çıkan bir ormanım. civar köylerin bilinçli insanları, bir iki sivil toplum örgütü, bir düzine doğacı ve jandarma tarafından bundan oniki yıl önce dikilmiş fidanlar silsilesi demek uzun olacağından herkes bana yağmur ormanı diyor. ancak az önce saydığım benim yaratıcılarımın unuttuğu bir şey vardı. benim de yağmura ihtiyacım var ve hem de onların beklediğinden daha çok. o sebeple fidanlarımın yüzde yetmiş yedisi ilk iki yılı çıkaramadı. geri kalanların yüzde onbiri ağaç oldu. onbir ağaçtan bir ormanım ben. o onbirinin de bu işi nasıl becerdiğini merak ediyorum. bu ilerde yüksek dağlar var. orda gördüğüm kırklara karışmayı düşünürüm bazen. söylemiş miydim ben onbir ağacın toplamının sağduyusuyum. ancak sorunum şu eğer ben kırklara karışırsam kırkbirler diye mi anılacağız, ellibirler diye mi yoksa ikiler diye mi? bunun için bir gün yoldan geçerken gölgede uyuklayan bir adamın rüyasına girdim matematiği iyi birine benziyordu. bir şey demedi rüyasında zaten az sonra kalktı biraz bekledi. sonra yoluna devam etti. geldiği yoldan gidince, yoldan geçmediğini özellikle uyumak için benim gölgemi seçtiğini anladım. bir hafta sonra gene geldi, bir hafta sonra gene... tahminim o ki, bir şeylerden kaçmış bir kentli. yoksa kırsalda kimin böyle rutin zevkleri olabilir ki. çok bir şey bildiğimi iddia edicek kadar yaşamadım, ancak yağmur da orman da bilgedir. bu yüzden genlerim güçlü. şunu iddia edebilecek kadar yaşadım. zaman kentliler içindir. kırsalın zamanı yoktur. eğer film izlemiş bir yağmur olsaydım, size bunla ilgili bir filmden bahsederdim. ve muhtemelen çok sıkıcı bir film olurdu.

soru: yağmur ormanına ilk dikilen fidan sayısı kaçtır?

0 yorum: