non-existence

29 Haziran 2013 Cumartesi

birisini uyurken görürseniz rüyadır
birisini uyanıkken görürseniz gerçektir
ya birisini hiç görmezseniz?

confused

 

birisini uyurken görürseniz rüyadır
birisini uyanıkken görürseniz gerçektir
ya birisini hep görürseniz?
 

günlerin köpüğü

27 Haziran 2013 Perşembe

ince zevklerim oldu hep. sonra hepsini üstüste koyup kalın tek bir zevk yaptım. çok kalın değildi ama yeterince kalındı. ya da öyle olduğunu sanıyordum. güzel bir kadına sordum kalın mı zevklerim diye. güldü bir şey demedi. sonra söyleyeceğim dedi. beni öptü sonra doğurdu beni. tersine doğum. en güzel seni öptüm ben dedi. sevindim. dicek bir şey bulamadım. sarıldım ona. öyle öyle uyuyakalmışız. çok hoş rüyalar gördüm onunlaydım, onsuzdum. nefes almak gibiydi. bir alıyordun bir veriyordun. her şey tezatıyla anlamlıydı. sonra uyandım uyandığımda yanımda yoktu. kalkıp gitmişti. ben derin uyurum. çok derin. ne zaman gitti kimbilir. saate baktım. saat durmuştu. beni öptüğü saatte. zaman durmuştu. gidenlerin süper gücü zamanı durdurmalarıydı. zaman dururdu. tüm berraklığıyla. taa ki bir mağazaya gidip yeni bir saat alana kadar. yahut bir takvime ya da bir saate bakana kadar. gözlerimi tekrar kapattım zamanın duruluğunda. ben uyuduktan sonra belki de bana çağdaş aşk romanlarının en güçlüsünü okumuştu. ama gece ışığı açmadı. hiç açmadı. ben derin uyurum ama ışığa karşı duyarlı bir derinlik. fotosentez yapan bitkiler gibi. belki günün ilk ışıklarıyla okumuştur. sonuçta okuması yazması vardı. vardır yani. emin olamadım ama bunu hiç sormamıştım. belki de yoktu. benim babannemin okuması yazması yoktu mesela. dedemi kaç kez öpmüştür öyle güzel öyle güzel. bunu dedeme sormalıyım. uygun bir üslupla tabi. en azından onun konuştuğu şiveyle. bence okuma yazma biliyordu. bilmez olur mu hem hiç. bana okuduğu bir kitaptan bahsetmişti bir keresinde. ama belki de bir boyama kitabıydı okuduğu. önemli mi sanki eğitim seviyesi. en az üç dilde ana avrat dümdüz gitmeyi bilmesi ya da. öyle güzel öptü ki beni. durup durup sarıldım saatlerce, günlerce belki de... kalktığımda yanımda değildi. gitmişti. bütün gidenler gibi yoktu. kalktım, komodinin üstünde bir kağıt. bunu saat tam 15.23'te oku yazıyordu. yaşasın okuması yazması vardı. en azından yazması. saate baktım 15.22ydi. heyecanla bekledim bekledim. çok bekledim. saat durmuştu. sonra dayanamadım okudum. o an artık saat 15.23tü hayattan bağımsız. okudum güldüm. onun gibi.

ene'l halk

2 Haziran 2013 Pazar

bazen yenilmek aslında yenmektir