üstü kapalı anlatım

7 Ağustos 2014 Perşembe
dondurma yiyip yolda yürürken birden yanında çok huzurlu hissettiğim o kadını anımsadım. onu özlediğimi hissettim. bazan bazı insanları durduk yere özlersin. mesela dondurma yerken. oysa onla hiç dondurma yememiştik. oysa onla çok az şey yapmıştık aslında. oysa o yaptığımız az şey esnasında hep huzurlu hissetmiştim. oysa demek ki o bana huzur verebiliyordu. bunları düşünüp yolda yürürken carte dor dondurmasının külahta satılanlarının güzel olduğuna ikna olmuştum. yukardan aşağıda kavunlu cevizli sakızlı iyi bir üçlemeydi. süt yumurta bal üçlemesi kadar. mavi kırmızı beyaz kadar. veni vidi vici kadar. o da beni özlemiş miydi ki acaba. eğer özlediyse buyursun gelsin. ben gitmem. ben gitmeyi sevmiyorum. su terazi yazan restore edilmiş, sözümona tarihi bir yapının önünden geçtim. yanındaki açıklamayı okudum. oysa dev bir dildoleyin uzanan bu su terazisi geçen sene yoktu. yanındaki yazıyı anlamadan okudum ama sanırım bu dev dildo vakti zamanında çok önemli olan bir su terazisinin farazi yeriydi. hiç umursamadım ama o şeyin yanındaki apartmanda oturmak istemezdim. penceremin o şeye bakmasını istemezdim. hoş, penceremin bir erkek yurduna bakmasını da istemezdim ancak hayat bazan insana süprizler yapandır. birden aklıma deeptone geldi eve gideyim deeptone'a cevap yazayım diye geçirdim içimden. o esnada yanından geçtiğim inşaat alanının mimarının adı gözüme çarptı. latin amerikalı herhalde diye düşündüm. yahut hem kendi hem kocasının soyadını kullanan iki isimli bir kadındı. zaten kim hem kendi hem kocasının soyadını kullanan iki isimli bir kadından daha latin olabilir ki dedim. sonra gözüm az önümde yürüyen kadının kalçalarına kaydı. kadına gidip per favor hem kocanızın hem kendi soyadınızı kullanan iki isimli bir kadın mısınız diye sordum. çok bozuk bir aksan ile turkce bilmiyorum dedi. sanırım bölgede yaşayan onlarca yabancı öğrenciden birisiydi. gülümseyip gracias dedim. o da gülümsedi.

0 yorum: