new age bir tapınış

29 Mart 2015 Pazar
bir keresinde demokrasi parkında otururken, bir kadın yanıma gelip tanrı sizi seviyor diyerek elime bir broşür tutuşturdu. seviyorsa gelsin konuşsun dedim. gülümseyerek yüzüme bakmaya devam etti. anlamadığım şeylerden bahsetti. bilinç kazandırıp greenpeace için yardım toplayan bir genç gibi konuştu konuştu. dinledim. peki tanrı beni seviyor diye benim de tanrıyı sevmem şart mı diye sordum. anlamadı baktı. yani dedim tanrı beni sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi tanrı ne kaybederdi tanrılığından? yine anlamadı. teşekkür ederim ben hayalperestim dedim. hayallere taparım. ben de hayalleri severim. oturun lütfen yanıma dedim. ben de size benim taptığım şeyi anlatayım. elimde bir broşür yok bu sebeple şimdi anlatacağım hayali iyi dinleyin, daha sonra anımsayamazsanız ben de unutmuş olabilirim. bana tekrar sorduğunuzda artık yeni bir hayale tapınmaya başlamış olabilirim dedim. kadın kaybedeceği vaktin ne kadar olduğunu sordu. bir hayalden bahsediyoruz dedim. bazen çok uzun sürer bazen beş dakika. vaktiniz yoksa size kısa bir tanesini anlatayım dilerseniz dedim. çok vakit kaybetmeyeceğini anladı. anlattım. lütfen bir tane daha anlatın dedi. vaktinizi almak istemem dedim. tanrının sevdiği başka insanları bulmak sizin misyonunuz. doğru dedi. gitti. aradan bir kaç ay zaman geçti bir pazar sabahı aynı parkta otururken yanımdaki bankta bir adam oturuyordu. yanına bir kadın geldi elinde bir broşür yoktu. konuştuklarını duyabiliyordum. pardon dedi adama ben bir hayalperestim ve size bir hayalimi anlatabilir miyim? adam kadının bir şeyler satmaya çalıştığını düşündü, tedirgin oldu. teşekkür ederim dedi. kadın nazikçe teşekkür etti ve benim yanıma oturdu. baksana dedi hayaller kimsenin umrunda değil artık. gülümsedim. bana anlatın dedim vaktim var. henüz vakit varken anlatmaya başladı kadın. öyle güzel anlattı ki bitince lütfen bir tane daha anlatın dedim. daha fazla vaktinizi almak istemem hem belki de hayalleri anlatacağım başka insanlar da vardır parkta dedi ve gitti.

bir rica ve özür yazısı

22 Mart 2015 Pazar
bu hafta da öyle geçti. yaygın takvim sisteminin ve dünyanın kendi çapında takılmasının da desteğiyle öylesine geçti. yine bir sürü insan güldü eğlendi. bazıları katıla katıla güldü bazıları tebessüm etti. yeni insanlar geldi eski insanlar geldi arada kalmış insanlar geldi. çok cümle söylendi. çok yüklem unutuldu. çok özne gizlendi. göz kapakları kendi kendine kapandı. bir sürü nota kulakta sese dönüştü ya da zaten sestiler de kulak onlara bi şey yaptı -bilenler açıklasın.
o kadar çok el o kadar çok ele değdi ki. kimin eli kimin elindeydi sayamadık. uykusuz geçen gecesi olduğu gibi uyku dolu geçen gecesi de oldu. herhalükarda uyku çok güzeldi ve orta asyanın bir köyündeki uyuma hastalığından muzdarip köylülere imrenildi. göz kapakları kendi kendine kapandı. sonra perde açıldı. hatırlanan çok güzel rüyalar oldu. bir sürü insanlı rüyalar. şaşırtmalı sonlu olaylar. süpriz şahıslar. hem rüyalarda hem rüya olmayanlarda. ve yine olmadı. bunca kıskanılası şeyin arasında yine olmadı. illa ki aradığı şeyi bulanlar oldu. ama benimkiler yine olmadı. lütfen ruhumu kim aldıysa geri versin. sonra söz hepinizden özür dileyeceğim.

fahiş fiyatlı şiir

11 Mart 2015 Çarşamba
bu da sizin cennetiniz
içinden ırmaklar geçer
çiçekler açar
edimler biter
saatlerce hayatını anlatır ahmaklar sürüsü
sadece üç dakika sürmüş hayatlarını anlatır
kalu beladan beri birbirini seven penguenler
yahut kalu belada birbirini seçen penguenler
sizi size anlatır
fezlekeler verilir
dinler yücelir
sesler kesilir
bir tef sesi böler kesiyi
bendirci kendini neden öldürdü
bendir çünkü
cevaplar basit
sorular zor
bilek gibi
her dilde bir karşılığı vardır
ben gibi
sen gibi
biraraya gelişimiz gibi
olay olur
insanlar sorar
nasıl oldu
anlamadık
anlamadığınız yerden sorulanlar kolay
cevaplar yok
sessiz kalmak daimi haktır
güneş ne renk doğar

rêç

10 Mart 2015 Salı
bana biraz zaman tanırsanız
size tüm ellerimle şiirler yazarım
iki tane var sadece
ve ben yalnızca birini kullanabilirim

olsun daha çok şiir olsun
heykellerim
engellerim
güzellerim
emellerim
bedellerim
olsun daha çok şiir olsun

yoklukları doldurunuz

9 Mart 2015 Pazartesi
çok üşümüştüm, biraz ısınıp sonra gitmekti niyetim.

freud yok din yalan

5 Mart 2015 Perşembe
en az altı kere üst üste dinlemek isteyeceğim şarkıların olduğu günler eksiksizdir. buruktur. eksiksizdir. her şeyin tam olması nerden baksan yarım kalmışlıktır. tamamlanmış olmak bu sebepten hiç hoş değildir. ee sonra. bu soru sorulabilecek son sorudur. buruk bir soru. kasedeki son kaşık dondurmadır. yastığa sinen saç kokusu şampuandandır. senden değil. seninle özdeşleşmiş protector and gambler. kollayıcı ve kumarbaz. tam bir babalık semptomu. saça sinmiş bir babalık. çocukken okşanan bir baştan belki. muhtemelen dökülmüş bir saç. dökülmüş her saç eksiksizdir artık. olmuş meyvenin daldan düşüşü gibi. muhtelif ihtiyaçlarımızı karşılayan bir alışveriş çeki gibi, heyecan verici ve bitimli. biten şeyler yarıdan kalanlar daha tamdır. buruk. biraz da hüzünlü. faydasız her bilgi uzayda dolaşan bir voyagerdir. öylesine gider. ah voyager nasıl da imreniyorum sana. karanlıkta öylesine gidişin. hala gidişin yıllardır gidişin. pür karanlık, pür sessizlik. öylesine uzay boşluğunda salınışın, çekim gücüne girecek bir arayış. önce seni çekecek sonra savuracak oradan oraya. aşık bir kadın gibisin voyager. nerde ne olduğunu bilmeden giden. babasını arayan, hami ve kumari. yazım bir aşık kadın gibi. nereye gideceğini bilmeden giden. bir yerde bitecek, eksiksiz, tamamlanmış. buruk.


koşu

1 Mart 2015 Pazar
tüm güzel şeyler eskiden olmuş gibi hissediyorum bugün.
edith piaf öleli elli yıldan çok olduğu yetmezmiş gibi, john lennon öleli de otuz yıldan çok olmuş.
en epik savaşlar yüzlerce yıl önce yapılmış.
masallar artık yazılmıyor bile.
en son imrenilesi dahiler onlarca yıl önce yaşamış.
en güzel çocuklar bile en güzel hastalık adından en son kimbilir kaç yıl önce ölmüş.
şiirleri, resimleri söyleyemiyorum bile.
marina ablamız aşkına o destansı vedasını yapalı kaç tane on yıl geçmiş.
nazım'ın henüz gidilmedi dediği en güzel deniz kirleneli bile kimbilir kaç yıl oluyor.
egenin bir balıkçı köyünde açıldığı denizden geri gelmeyen, yunan güzeli sevgilisini ızdırapla bırakan o son balıkçının ne zaman öldüğünü ise ne siz ne de tarih söyleyebilir, belki kibirli belediyelerin yaptığı anıt taşlar.
en güzel oyun yüz küsur yıl önce bulunmuş.
daha neler neler.
en güzel hayal kırıklığımı bile yaşadığımda doğan çocuklar yarın okullarına gidecek.
tüm güzel şeyler eskiden olmuş gibi eminim sanki bundan.
eminim, sanki.
içimdeki son umut da öldüğünde beni burada bulabilecek misiniz bakalım?

bunca hicran içinde o güzel atına binip giden o iyi adama içlenecek durumda değilim. inanın bana.