şimdi gözlerimizi kapatıp
usul usul aşık oluyoruz
aşka dair ne varsa o oluyoruz
yarın gözlerimizi açıp
usul usul insan oluyoruz
aşka dair ne yoksa o oluyoruz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ir a principal |
Ir a lateral
MİNİMALİST BİR KARGAYIM BEN SADECE ÖLÜ ETİ YERİM
Copyright © 2009 la petite mort
Design by Free CSS Templates
| Blogger Templates by Blog and Web
10 yorum:
kapalı kalsa olmaz mı?
hem ben insan olmaktan da sıkıldım çok.
kapalı kalabiliyorsa hep, bırak kapalı kalsın. en azından ben gelip aç gözünü diye dürtmem.
ama hep dürten biri olur.
marifetmiş gibi gözümüze sokarlar insanlığımızı.
aciz aciz yaşamaya kaldığı yerden devam ederiz adice.
ne acı
oysa insan metabolizması sonsuza kadar gözü kapalı olmaya, uyumaya uyumludur. buna ölüm diyorlar, ama ya bu bir aşk haliyse. bunu sufiler ve uzakdoğu bilgeleri anlamışlar galiba.
sufi de, bilge de canımı ye.
onların anlayıp bizim anlayamadığımız öyle çok şey var ki. Kızılderililer, paganlar, budistler... sanırım insanlık tarihinin en aptalları biz modern insanlarız. aborjinlerin yaradılış hikayesini okuduğumda bundan emin oldum.
"Tüm dünya uykudaydı. Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu. Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı. Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü. Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı. Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı. Böylece heryere izini bıraktı. Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi. Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar. Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü. Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu. Göl ve nehirler böyle yaratıldı. Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı."
ne kadar güzel ne kadar naif bi hikaye. bir de modernitenin hikayesine bak, "önce big bang vardı daha sonra karbon bazlı atomlar öyle ortalarda dolanırken farklı farklı şekillere girdi, sonrası reaksiyonlar, evrimler......." çok sıkıcı.
bir de bana pagan de biliyorsun pagan demek köylü demek björkün pagan poetry şarkısı da köylü türküsü demek. yazarı da kul nesimi.
modernitenin te içine sıçayım afedersin.
ve lütfen tikkatli okuyup etrafından dolanın sayın mort. türkünün yazarı sevda bağcan. bjork'e iyi paraya sattı. sonra kadın klibinde sevgilisiyle alenen sevişince bağcan bağnazlık yapıp türküyü geri istedi.
bjork mecburen klibin başındaki sevişikli sahneleri filtreletmek zorunda kaldı. ve fakat dikkatli bakan bir çift göze hiçbir filtre işe yaramazdı.
sanıyorum hiç pappparazi takip etmiyorsunuz bayım, sizi eşrefle kınıyorum. cık cık cık
tamamen doğru ancak selda bağcan bu türküyü kul nesimiden tırtıkladı hatta türkünün meşhur olduğu ilk yıllarda çorumun şapinova köyünden nesiminin torunu olduğunu iddia eden bir adam şarkının telif hakları için bağcana dava açmış. sonrasında garibim kazanamamıştır. fakat elinde el yazması olarak kaynak gösterdiği yazıyı dünyanın en prestijli okullarından kilis yedi aralık üniversitesi hcaları 17yyden kalma olduğunu onaylamışlar. fakat işin enterasanı o yazıda ne yazdığını kimse anlayamamış ancak ben inanıyorum pagan türküsünün orjinal metni yazıyor.
hmm, hikayenin başını kaçırmışım demek ki. yalnız konudan epeyce uzaklaştık yine. heran adsız bir şovalye çıkıp yeni bir ültimatom verebilir.
bu sefer benim sularımdayız. desturum olmadan ültimatom veremez herhangi bir adsız ve ya densiz.
Yorum Gönder