dön dön cigaram dön
4 Haziran 2014 Çarşamba
size ulu sokak serserisini anlatmış mıydım. hani şu yeri yurdu olmayan dertli yertli adamı. anlatmıştım tabi, hatta onun sonsuz aşkını. benim vakti zamanında tanıdığım hala bildiğim o bilgeler bilgesi. su ihtiyacını alkol olmayan hiçbir şeyden karşılamayan idealist adam. sevdiği kadın için ölümden dönen, sevdiği şey için yollarda yatan adam. geçenlerde bir hafta sonu onun mesken tuttuğu yerlere gittim elimde bir şişe şarapla. ruh çağırır gibi ritüelleri vardır onu görmenin. nerde dertleşecek birisine ihtiyaç duyan birisini görse gelir hemen oraya. şarap onun ruh tahtasıdır. oysa en sevdiği içki şalgam suyudur. kendisi öyle der. ama hiç içmemiş. abi demiştim bir kere en sevdiğinin o olduğunu nerden biliyorsun diye. diğer adını bildiğim içilenlerin hepsini içtim ve hiçbirisini çok sevmedim demişti. cigarasından bir fırt daha çekip gitmişti sonra. kendime söz vermiştim. bu adama bir gün dünyaları getirsem de şalgam getirmem diye. umudu olana dokunmak istemediğimden. eğer bu dileğimi duysa kallavi bi küfür savurup tokatlardı beni ama olsun. neyse şarabımı alıp gittim. onun elinde biraz viski vardı. nerden bulmuş bilmiyorum sormadım sormam da. gazabından korkarım. bir daha benle konuşmamasından korkarım. şarabımı alıp görünce sevindi. yani beni görünce sevindi. beni şarapla görünce derdim olduğunu bildi ondan sevindi. beni görünce dertliyim diye sevindi. sen ne iş yapıyorsun diye sordu. abi dedim yıllardır bilirsin beni, soru mu bu. soru işte cevaplasana dedi. cevapladım falanca yerin filanca departmanı. hakir gördü. boynumu büktüm. paran var mı dedi. hani dedi seni bilmem kaç ay döndürecek. var abi dedim. ben sen olsaydım dedi, o bilmem nerenin bilmem ne departmanına basar istifayı çıkardım işten dedi. sonra param bitene kadar kapanırdım bir odaya hergün içerdim. ölümü beklerdim orda. biliyorum abi dedim. sen böyle yapmıştın zaten. ama ölünmüyor siktiğiminin gezegeninde dedi. öl deyince ölünmüyor işte. sonra gözleri yaşlandı. onu ilk defa böyle gördüm. abi dedim ben de yapıcam dediğini ama yalnızlıktan korkuyorum, sen gibi olmaktan korkuyorum. yalnız yaşamak neyse de abi dedim, yalnız ölmekten korkuyorum. haklısın der gibi baktı. aldı şişesini eline ayağa kalktı. sendeledi. yalnız ölünmüyor amına koyayım dedi. yaşanıyor da ölünmüyor işte. yürüdü gitti. ardından baktım. ben dedim abi hem sen gibi olmak istiyorum hem senin gibi olmaktan korkuyorum. duymadı. şarabıma gitti elim. bir yudum aldım. diğer elim telefonuma gitti. işte o an cebimde bir telefon değil de silah olsun istedim. nasıl ki istemsizce telefonun kilidini açtım, arayacağım numarayı tuşlayıp kulağıma götürdüm. silahım da kilidini açıp kafama götürürdüm. ama yalnız ölünmüyor işte. ölünse o ölürdü.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder