hamuşan

27 Haziran 2012 Çarşamba


yirmibeş yaşında öğrendim, birisinin gidesi varsa kim ne yaparsa yapsın illa ki gider. en olmadı ölür, gider. bunu yaz ölüm bir gidiştir. tıraş olurken yirmibeş yaşında öğrendim, sayıyla yirmibeş. kendime bakarken öğrendim. tıraş köpüğünü yüzüme sürerken anladım. oysa bugüne kadar hiç öyle olduğunu düşünmemiştim. kalıcı sanmıştım kendimi, insanlar ikiye ayrılır. gidiciler ve kalıcılar. ben o tıraşıma kadar hep kalıcı sanardım kendimi. tıraş köpüğünün durduğu dolaba baktım; benimdi, ama benim değildi. köpüklü suratıma baktım, neyseki yüz benimdi. belki benim olan tek şeydi. o güne kadar hep kalıcı olduğumu sanardım. değilmişim. jileti yüzümde gezdirdim. işim bitti. siz de köpüğün surattan ayrılışını seyretmeyi seviyor musunuz. köpüğün gidişini mi tenin kalışını mı daha çok seviyorsunuz.

gidenler lütfen cevap verin. bir de buna cevap verin. gittiğiniz yer oraya yakın mı?

2 yorum:

mariaPuder dedi ki...

bunları düşünürken kendini nasıl kesmedin diye bi düşünüverdim ben. sanırım yanlış noktalara takılıyorum

la petite mort dedi ki...

yok tüm mesele oydu aslında. bunları düşünürken kendimi kesmediysem daha da kesmem dedim kendime. sonra berber olmaya karar verdim. neyse ki kararlarımı uygulama konusunda iyi değilim.