bir beddua yazısıdır ve maalesef yararsızdır

29 Mart 2011 Salı


bazı zamanlarda bazı haber grupları moda olur hep haberleri süsler gazeteleri bir ara gasptı, bir ara kapkaç şimdi unutuldu gitti, sanki bu sorunlar ortadan kalktı. şimdinin modası çocuğa şiddet, pedofili. unutulacak bunlar da. yıllar sonra yeniden moda olduğunda ilk kez bu olaylar oluyormuş gibi kınayacağız toplumca. adalet denen şeyin her hangi bir yerde her hangi bir kavramda olduğunu sanmıyorum. yanlı olmayan pür objektif bir şey konusu olamaz kanımca ki adalet denen şey oluşsun. işte o yüzden halihazırdaki adalet dağıtıcı olsam ben pedofilinin cezasının henüz hayal gücümde bile oluşturamam. onları şeylerin en altı, her pisliği hakedenler olarak görüyorum sadece fiziksel ve psikolojik tüm acılar onlarla olsun istiyorum. anlamsızcasına yalvartacak ne varsa kendilerini, o şeye maruz kalsınlar istiyorum. ve bu sonsuza kadar sürsün istiyorum. ve bunlar unutulmasın istiyorum. çocuklar bayram şekeri karşılığı canlarını, çocukluklarını vermesinler diye unutulmasın istiyorum. çocuklara karşı işlenen suçlar unutulmasın.

ağaçlar böcekler ve goriot baba

27 Mart 2011 Pazar
balzac canım demiş ki birinin yokluğuna öyle alışırsın ki
gelip biri dolduracak diye korkarsın

balzac bok yesin
akıllı olsun tosunum
birinin yokluğu öyle bi şeydir ki
yoktur sadece
birisi gelse de yoktur
gelen de kendi boşluğunu getirir
gidince yerine baksın diye

trafikten üsküdar manzarası ve valide atik

23 Mart 2011 Çarşamba
az uykulu günler geçiriyorum bir süredir, az uykulu geceler mi demeliyim yoksa. az uykulu geceler alışıldık tempolu gündüzler. havalar artık geç kararıyor ve ben işkolik olma yolunda bu fırsatı kaçırmıyorum. metabolizması allak bullak edilmiş tavuklar gibiyim. saat altı olmuş hava aydınlık diye en az 3 saat çalışacak gücüm oluyor. seviyorum çalışmayı. seviyorum sevdiğim işte çalışmayı. bu hafta içinde ben istemeden büyük bir fırsat geldi elime ve yine ben istemeden büyük bir fırsat gitti. olsun umursamıyorum. elbette nedenleri vardır, belki nedenlerim söylenmiştir bile - belli ki kırgınsın - umursamıyorum çok şeyi. bununla birlikte uykusuzluğumun bir nedeni vardır elbette. epeycedir unuttuğum bazı şeyleri hatırlıyorum bu sıralar. güzel geçiyor günlerim, güzel geçmeli günlerim. klavyedeki nokta tuşu her defasında beni zorlasa da güzel geçecektir günlerim. neden böyle? çünkü..... ben biliyorum, ben bilmezden geliyorum. bu hiç acı değil. insanın kendinden bi şey saklaması hele hiç değil. aklıma geldi sabah serviste işe giderken neden kapkara şiirler yazdığım. sen sorsan o esnada sana söyleyeceğim tek şey şu şiirdi.

1. şiirimiz karadır abiler

kendi kendine çalan bir davul zurna
sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
taşınır mal helalarında kara kamunun
şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2. şiirimiz her işi yapar abiler

valde atik'te eski şair çıkmazı'nda oturur
saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3. şiirimiz gül kurutur abiler

dönüşmeye başlamış beşiktaşlı kuşçu bir babanın
taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan
gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir
oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4. şiirimiz erkek emzirir abiler

ilerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5. şiirimiz mor külhanidir abiler

topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

ayıptır söylemesi vakitsiz üsküdarlıyız abiler

6. şiirimiz kentten içeridir abiler

takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?


işte budur söyleyeceğim, işte bu yüzden şiirimiz karadır.

sevdiği kadını öpmeyi seven adamın hikayesi

20 Mart 2011 Pazar
sen
dedi kadın
sevdiği adamın kollarındaydı
yorgundu,terlemişti
sen beni bırakıp gitme dedi
benim
dedi adam
sevdiği kadın kollarındaydı
ve daha beş dakika önce öpmüştü boylu boyunca
kadın adamın boynuna dokunuyordu
pürüzlüydü adamın boynu
damarlarının atışını duyuyordu
öptü kadın adamı boynundan
sonra kalktı adam yataktan
benim gitmem lazım dedi
gene gelmek için gitmek lazım
evden çıktı hafif çiseliyordu yağmur
arabasına bindi

kim haber verdi polislere bilinmez
karanlıkta bir araba
az ötede yerde bir adam
ortalık kan gölü adamın boynunda cam kesikleri
yerde yazıyordu eğer görebilseydi polisler
"ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi"

ışığın gücü

15 Mart 2011 Salı
her sabah olmasa da pencereme vuran şeydir

benim pencereme vurmuş lafı mı olur

kimisinin gönlüne vurur

*şems ve mevlana için yazılmıştır.
**o yüzdendir ki isminde şems olanlar sevilmelidir

ringa balığının eşsiz yaşam öyküsü

13 Mart 2011 Pazar
bazen sadece kuşlar ölür
ve şiirler ağlamaz

bazen sadece kuşlar ölür diye
şiirler ağlamaz

ölmekten çok korkan gencin hikayesi

7 Mart 2011 Pazartesi
ölümden ölesiye korkuyordu genç kız
daha on yedisini yeni doldurmuştu
sevdiği bir çocuk vardı okulda
gel dese kaçalım buralardan dese
kaçacağı kadar çok
ölümden ölesiye korkmasa kaçardı da
bir gün çok korktuğunu gördü
sevdiği çocuğun resmini gördü masanın üstünde
her zamanki gibi odasındaydı ölümden ölesiye korkan kız
çok sevdiği çocuğu düşünürken
okumayı çok sevdiği dergisini birden bıraktı
ölümden ölesiye korkuyordu genç kız
banyoya gitti annesi mutfaktaydı
hiç sevmezdi ölümden ölesiye korkan kız karnabaharı
yine mi dedi kendi kendine
annesi kızını merak etti neden sonra
açtı kapıyı kan içindeydi küvet
bayılmadan önce gözüne son ilişen şeydi annesinin
beyaz mermerin üzerinde yazıyordu
kanla yazılmıştı

"la yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula"

aşk şiiri

6 Mart 2011 Pazar
ben ne zaman bir kadını sevsem
şiir kokuyordu kadın
buram buram

ağlıyordu gözyaşlarından bir şair doğuyordu
en hüzünlü şiirleri yazan
okuyanların kim olursa olsun ağlamaktan kendini alamadığı şiirler
gülüyordu gözlerinden bir şair doğuyordu
en soğuk içlinin bile içini ısıtacak şiirleri yazan
terliyordu, sıcaktan, çıplaklıktan bile
ve bir çocuk doğuyordu en edepsiz şiirleri yazacak
ve daha nice şair çocuklar doğuyordu
görseniz neler neler

bir kadın sevsem şiir kokusu musallat oluyordu dünyaya

sweden - switzerland karmaşası

1 Mart 2011 Salı
ohaaa bloglar kapanmış o halde bu yazıyı kimse okumucak. o yüzden istediğimi yazarım. beynimin en ince kıvrımlarında saklanan itiraflarımı artık yazabilirim. itiraf ediyorum haşlanmış patatesi kızarmış patatesten daha çok seviyorum. ikeada isveç köftesinin yanında patates kızartması somon balığının yanında haşlanmış patates verdikleri için somon balığı yiyorum. ama bu sır bu blogla birlikte sonsuza karıştığından kimse bilemeyecek. ve ikeada her somon balığı aldığımda kıs kıs güleceğim insanların zavallı cehaletlerine. bir itiraf daha gelsin o halde. bazen nefsime yenik düşüp isveç köfte alabiliyorum aslında nefsime yenik düşmek değil o daha az parayla daha çok et yiyebilme gayem. bir itiraf daha benim protein ihtiyacım var, bu uğurda bazen ilkelerimden taviz verebiliyorum isveç köfte örneğinde olduğu gibi.

ey sayın götler, blogları yasakladınız ve bunları artık asla bilemeyeceksiniz. artık kendinize kına yakın.