herkes serbest

28 Nisan 2012 Cumartesi

artık herkes en az bir kere kabul ettiyse azam ali'nin gaybdan haberler verdiğini sözümü tutabiliriz. sözümüz neydi bizim? sözümüz sözdü hani her mezuniyet öncesinde keplerimizi havaya attıktan sonra ilk kep yere düşene kadar ettiğimiz bir yemin vardı ya, işte o. zebralara sempati beslediğimizi ve herkesin koalaları sevimli bulduğuna dair hemfikir olduğunu da belirten yeminimiz. müzik ve gitar dolu bir dünyada olduğumuzu söylediğimizde eklembacaklılara; evet emniyet genel müdürlüğünden gelen son mesajda bu yazıyordu: tüm eklembacaklılara müzik ve gitar dolu bir dünya diliyoruz ve emniyetten ve askeriyeden aradığını söyleyen kimselere itimat etmemenizi emrediyoruz.

müzik ve gitardan söz ederken emniyet mesajlarında, eceliyle ölen tüm müzisyenlere tanrıdan rahmet yakınlarına ise başsağlığı diliyoruz. en çok da bıçak tıkırtıları ile ruhumuza huzur dolduran ümit ustaya. intihar ederek ölen tüm gitaristlere ise ne diyebiliriz ki. yaşamlarına seyirci kaldığımız gibi ölümlerine de biletlerimizi alıp gideriz. dünya ünlüler cemiyetinin (fame city) yayınladığı yeni bildiriye göre hareket ediyoruz. fc broşür bir madde 2: tüm ölen sahne sanatçılarının cenaze törenleri biletlerini ilgili ülkenin en büyük online bilet satış platformundan temin edebilirsiniz. 6 yaşından büyük çocuklar bilete tabidir. 6 yaşından küçük çocukları ise pistten uzaklaştırmanız rica olunur.

bu bildiriden bir hafta kadar önce dünya ölüler cemiyetinin cenaze törenlerine takı merasimi eklenmesine ilişkin kararını açıklaması ise gerçekten manidar. yalnızca ben büyük bir uluslarüstü komplonun içinde olduğumuzu düşünmüyorum diye umuyorum. aslına bakarsanız cenaze törenlerinde avuçla toprak atılması yerine takı merasimi yapılmasını destekliyorum ancak bazen sadece bir kararı verenleri sevmediğim için kararın en ateşli karşıtı oluveriyorum. bazı şeyleri kararında bırakmayı asla beceremiyorum.

sizce de artık birilerinin sergei bubka'nın rekorunu kırması gerekmiyor mu?

uyuyan güzel - birinci gün

7 Nisan 2012 Cumartesi


kedi çaresizce kapının açılmasını bekliyordu ve metro durağı çok kalabalıktı. metro durağı çok kalabalık olduğundan büyük bir şehirde yaşıyor olmalıydı. büyük bir şehirde yaşadığından güzel olmalıydı. büyük şehirlerde güzel insanlar yaşıyordu. güzeldi. kapı açılmadı kediye, hatta ışıklar söndü. kedi vazgeçti. kedi vazgeçtiğine göre büyük bir şehirde yaşıyor olmalıydı. büyük şehirlerde hep vazgeçenler yaşıyordu. biraz miyavladı gitti kedi. uyumaya belki. kedi güzeldi, ama metro bambaşka kalabalıktı. kedinin telefonu olsaydı o an çalacaktı. ve belki kapı açılacaktı. ama o hiç bir şey demedi. belki uyku huysuzluğundan, belki güzelliğinden. sadece uyudu. kediler de insanlar da uyuyordu. ne kediler ne insanlar en derin uykudaki rüyalarını hatırlıyordu. tek fark birisi uyandığında saate bakıyordu, diğeri ise ne saatten anlıyordu ne kapıdan. saatler geçiyordu, birisi gelmiyordu. insan olan gelmiyordu. kapının öte tarafında birisi kapının açılmasını istiyordu. kapının açılmasını bekliyordu demeli belki de. metro çok kalabalıktı. buram buram açlık kokuyordu ağızlar. bir çikolata tüm ahengi bozabilirdi. bozdu. tüm ahenk bazen tek bir şeyle bozulabilirdi, aslında ahenk hep tek bir şeyle bozulabilirdi. dün gece görülmüş rüyanın uyanarak bozulması gibi. saatler geçmek bilmiyordu, ve bir gerçek yüze vuruluyordu. newton bir kuvvetten bahsediyordu onyedinci yüzyılda. bir ahenk bir mesajla bozuluyordu ve bu mesaj newton'u allak bullak ediyordu. kedi metroyu hiç görmemişti. oysa insan görmüştü. görebildiğine göre güzel olmalıydı. güzel insan uyuyordu. saatlerin geçtiğini bilmiyordu. kapının ardında bir göz için zaman geçmiyordu, einstein haklı çıkıyordu. bilenler hep haklı çıkıyordu. sevmek umarsızdı, sadece saate bakıyordu. saat geçmiyordu. sevmek donakalmıştı. belki devam etmesin istiyordu tüm varlığı. yazılanlar anlaşılmıyordu. şimdiki zamanın hikayesi kapının arkasını feci sarsıyordu. bu yazı uzuyordu. zaman geçmiyordu. uyuyanlar güzeldi. güzeldikçe uyuyordu. uyudukça güzeliyordu.

türbülans

5 Nisan 2012 Perşembe
yapıbozumculuğumuz iyidir bizim
çiçek ekeriz
ağaç keseriz
kan veririz
can alırız
ses ederiz
söz böleriz
böyle böyle ölüme yürürüz

koç burcu ölümsüzü

3 Nisan 2012 Salı


çalan şarkının onlarca versiyonunu dinlemeniz mümkündür. ama birisini en çok sevmeniz gerekirse o da bu versiyonu olmalı. bugün aklıma sabahttin ali'nin değirmen hikayesi geldi. harflere dökülmüş en güzel aşk hikayelerindendir. sen aşk hikayelerini sever misin adaşım? bir çingenenin aşkını anlatıyor değirmen. sen çingeleri sever misin adaşım? biliyorum adaşım insan kendinden uzak oldu mu hem aşk hikayelerini hem de çingeneleri sever.ikisi de yaklaştıkça korkutur, ikisini de tanımak yakınlaştıkça cesaret ister tam da böyle bir günde adaşım, aklıma sabahattin ali geldi. nerden geldi bilinir mi hiç. akıl bu adaşım neyin nerde nasıl geleceği hiç bilinmez de hep bir şeyler gelir durur. gelinen bir yerdir akıl. bir kıssa vardır muhammed bin abdullah ve ali bin ebu talip hakkında ali bin ebu talip, muhammed bin abdullah'a bir gün demiş ki ben hiç bir şeyi düşünmeden namaz kılacağım. muhammed bin abdullah demiş ki bu sabah namazını hiç bir düşünmeden kılarsan sana benim ceketimi vereceğim. tamam demiş ali, ertesi gün sormuş aliye muhammed ey ali demiş ne yaptın kıldın mı namazı düşünmeden. yok demiş ali peygambere hangi ceketini vereceğini düşündüm durdum namaz boyunca. bu hikayeyi yanlış anlatmış olabilirim ama özü bu olan bi kıssaydı işte. nerden baksan bahis, nerden baksan iddia var ortada.

neyse adaşım dönelim biz konumuza sabahattin ali geldi bugün aklıma nerden geldi kimle geldi bilmeden bir öğrendim ki bugün ölüm günüymüş. ey gidinin sabahattin alisi öldürülme gününde istanbulda bir adamın aklına gelmek de varmış. seni öldürenin adı kimselerin aklına gelecek mi bakalım bir gün öyle durduk yere. nerde be adaşım kürk mantoyu madonnaya giydirmeden 64 yıl sonra anılmak kimin haddine.

olası cevaplar

1 Nisan 2012 Pazar


yazdıklarında hep birileri ölüyor diyen birisi var sanki. öyle birisi varsa şayet dünyada, sanarsam ki aynı dünyadayız. bir gün cesaretini toplayıp sorarsa bana neden yazdıklarında hep birileri ölüyor diye. karşısına geçip kocaman gözlerine bakıp - bu soruyu soracak kişinin kocaman gözleri olacağını sanırım -diyeceğim ki: ben bu blogun tanrısıyım, baksana tanrı da hep birilerini öldürüyor.