nocturnal ballad iki

20 Aralık 2012 Perşembe

paralel iki aynanın ortasında resmine dokundum bugün
sonsuza kadar

asker anıları

17 Aralık 2012 Pazartesi


askerde tören mangasındaydım, yeşil giyen adamlar bulunduğum odaya ilk geldiklerinde anlamıştım beni tören mangasına alacaklarını. upuzun boyumla başka kim nereye isteyecekti. sordum soruşturdum, hizmet taburunda uzun boylu bir taburcu ihtiyacı varmış. komutanım dedim götürmeyin beni ben taburcu olmak istiyorum. hem daha kemiklerim yeni kaynadı. sen nasıl istersen asker dedi. teşekkür ederim komutanım dedim eline yöneldim. geri çekti. tamam evladım dedi babacan bir tavırla. yazıyla otuzaltı ay askerlik yaptım. bunun sayıyla 4 ayında komutanların çocuklarına matematik anlattım. oysa ben sadece üçlere kadar gelmiştim kerat cetvelinde. fakat beni başka nereye alabilirlerdi ki. bir kere ağladım askerde canım ölesiye yanmıştı. duymuştum taaa afrikanın bilmem ne ülkesinde iç savaş çıkmış da bir tane bile masum ölmemiş,fakat on binlerce masum olmayan ölmüş. komutanım gördü ağlarken, neden ağlıyorsun asker dedi. anlattım komutanım dedim kimse masum değil. doğru dedi oturdu birlikte ağladık. gözyaşlarımız elele tutuştu kabeyi tavaf etti. askerliğimi galiçya cephesinde yaptım. uyuşturucu bulan bir köpekten sorumluydum ve o zamanlar uyuşturucuya daha yeni başlamıştım. uyuşturucu bulan bir köpekten farkım yoktu yoksunluk krizlerimde. bir gün gene elim ayağım titriyordu. komutan geldi nasılsın asker dedi. komutanım dedim bazı şeylerin varlığı bazı şeylerin yokluğu çok acıtır. nasıl asker dedi, keşke komutanım dedim masanın üstünde siz değil de bir başka şey dursaydı dedim. komutanım masaya çıkmış göbek atıyordu. gerdan kırarak indi. sen bir elini yüzünü yıka asker dedi. askerliğimi binbaşı olarak yapıyordum ve tümgeneral olmak istiyordum. böylelikle tüm generallere okuduğum lanetler beni de bulacaktı ve kendi lanetimle kutsanacaktım. kendine lanet etmek matematikteki eksiyle eksinin çarpımı gibi. kendini kutsamanın bir yolu. söylemiş miydim askerde 4 ay komutan çocuklarına matematik anlattım.

yeniden küfürlü şiir

12 Aralık 2012 Çarşamba
otuzbir destekli aşklar yaşarken çocukluğumuz
hangi acı nereden gelir kestiremeden
aynı bir gemiye bakınca nereye gittiğini anlayamadığın gibi
sırf hüzün pirüpak gençlik diyemezsin

aaaah benim gençliğim nerde diyen ihtiyar
biliyorum yalancısın
aynı çocukluğu farklı zamanda yaşadık diye
sen benden daha hayat müzmini olamazsın

bir şair anlatıyor geçmişini
senin diyor boğuk sesiyle
geçmişini sikeyim
öyle bir silinir ki geçmiş ki bile diyemeden
öyle bir sikilir geçmiş ki bilemezsin

pirüpak hayaller
un ufak olduğunda çokça zaman
bir ufak açınca masaya
yanına yenilecek bir şeyler illa ki olacak
senden başka şeyler de yenilmeli
yoksa hayatın gücünü silemezsin

babasının medarı iftiharı o orospu
tam kırk adamla yatmış bir gecede
anlatır ballandıra ballandıra
ne yaparsan yap güzelim
hayatın düzdüğü kadarını beceremezsin

deme

8 Aralık 2012 Cumartesi
korkma artık, gel ve sarıl dedi kadın
ölene kadar hepimiz ölümsüzüz

kamu spotu

6 Aralık 2012 Perşembe
burada kimse hakkında bir şey söylemiyorum, çünkü kimse hakkında söyleyebilecek bir şeyim yok. bu bir deneydi ve sadece yedi kelime herhangi bir sebebi açıklamak için yeterliydi. bu kısmın altı çizili olacak: eğer bir şey en çok yedi kelimeyle açıklanamıyorsa o şey anlamsızdır. az önceki cümle bir paradoxtur. ve paradontax gerçekten diş eti kanamalarına iyi gelen bir diş macunudur. şöyle düşünün diş etleriniz kanıyor ve siz dişlerinizin kanadığından dem vuruyorsunuz. aslında herkes sizin ne demek istediğinizi anlıyor fakat anatomik olarak bir dişin kanaması imkansız. mitolojik olaraksa diş perilerine yapılmış bir hakaret. alın size diş macunu reklamlarından asla öğrenemeyeceğiniz bir bilgi daha.

yayınımıza türkçe sözlü hafif batı müziği ile devam ediyoruz... bunun için tek yapmanız gereken doğru noktalara temas etmek. eğer obsesif değilseniz temas etmekten kaçınmayınız.

maria mandalina

4 Aralık 2012 Salı
"lütfen insanlık hakkında düşünmeyin. bu kitlesel ölümlere yol açıyor." bugün barda arkamdaki masada oturan lingua franca olduğundan anadil aksanına sahip olmadan ingilizce konuşan, bir ihtimal yabancı öğrencilerden oluşan gençlere söylemek istediğim cümleydi. tabii ki söylemedim. çünkü o esnada zihnim başka bir şeyle meşguldü. dünyada o esnada eminim binlerce insan adriana lima, blues, obama, cern, idefix kitap fuarı, seks, bir kadın, bir adam.... hakkında konuşuyordu. acaba tam o esnada kimse ebuzer hakkında konuşuyor muydu? dünyanın herhangi bir yerinde birisi, tek bir cümle bile söylemiş olsa yeter. bir buçuk milyar insan bunun hakkında konuşsa ne yazar ki. nasılsa çoğunluk olamayacaklar. dünya üzerinde çoğunluk olmak ne zor. tüm dünyadan bahsediyorum. masai mara da dahil.

alternatifsiz bir hayat yaşarken mırıldanan şarkılara selam olsun. ebuzer'e de.