yanlışlıkla yayınlanan yazıntı - ya ya ya diye bilinir

29 Ocak 2014 Çarşamba
hatırlıyor musun ben senin öldüğün gece gelmiştim
radyoda serge gainsbourg çalıyordu
tüm izmirliler radyoya o zamanlar kabak kemane diyordu
şimdi ise sadece chevrolet sahibi taksiciler böyle diyor
geçerken uğramıştım hani
sen ölmüşsün ben bilmiyordum
kapıyı çalmıştım kimse açmamıştı
hadi senin sebebin var
ya diğerleri?
geçerken uğramıştım
hüsrana uğramıştım

sanırım onlara gideceğim

19 Ocak 2014 Pazar
bana dünya çarptı, aklım başımda değil. aman tanrım aklım başımda değilse nerede. söyleyin dostlar, şairler, yazanlar, kızlar, kızanlar, aklım nerede. hanginiz aldı aklımı. gözlerimi kapatacağım, onbire kadar sayacağım. haydi kimdeyse getirip masaya bıraksın. söz hiç kızmayacağım sizlere. ne mümkün zaten sizlere kızmak. bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz on onbir...biliyordum getireceğinizi. sizleri çok seviyorum. teneffüs saatlerini de. durun şunu başıma takayım. ama utanıyorum. arkanızı dönün görmesin kimse. arkanızı dönün onüçe kadar sayın. hadi şimdi. bir iki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz on onbir oniki onüç. hah aklım takıldı. söylediklerinize aklım takıldı. bir yanlışlık yaptım demedin ama. nasıl oldu aklım. eskisi gibi. ne çok şey geçiyor içinden. şehir gibi, boğaz gibi. ne çok bakış var içinde ne çok yüz ne çok insan. ah şurdaki galata kulesinin ordaki şarapevi. sloganı neydi herkesin oğlu asker olur ama çerkesin yaptığı peynir olamaz. seviyorum bu dizeleri. ünlü ressam, şair ve fenni sünetçi leonard cohen'in bir peynir güzellemesi adlı şiirinden. nerden kalmış aklımda bu bilgi. hah sen de.. sanki başka yerde kalmış olabilirmiş soruyorum bir de. konuştu bal kabağı. hani şu kahramanlık destanlarına konu olan bal kabağı. yunus peygamberi yutup sonrasında motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksidini ödemeye giden bal kabağı. ne kadar da çok severdim o hikayeyi. rahmetli dedem anlatırdı o derinden gelen sesiyle. marijuana tüttürüp, mariana çukuruna tüpsüz dalan rahmetli dedem. biliyorum şimdi bizi izliyor. ancak artık zap yapma vakti geldi dedeciğim. ve sen bizi bırakıp gittiğinden beri annem biraz daha babasız. bu yüzden sana çok kızgın. fakat söyleyemiyor. annemin söyleyemediği o kadar çok şey var ki sizler, mesela play station diyemiyor. ancak ayetel kürsiyi okuyabiliyor. neyse aklımı vermiş olmanız sizlerle aile sırlarımızı paylaşacağım anlamına gelmiyor. ne demiş dünyaca ünlü beyin cerrahımız bütün mutlu aileler birbirine benzer...

sevgiliyle yapılacak beş şeyler listesi - sırasıyla yemek eğlence din siyaset sanat temalı

16 Ocak 2014 Perşembe
(burada bir şarkı olmalıydı)

seninle kanlıca sahilinde yoğurt yiyelim
sütlüce sahilinde dalak

kelime oyunları yapalım
tabuları yıkalım

aynı secdeye baş koyalım
islam devrimi yapalım

ölmüşleri analım
merkez sağ partilere oy verelim

birkaç bin tane film izleyelim
yarılarında uyuyalım

sonlara doğru cinselliğe yönelen diyalog yazısı

6 Ocak 2014 Pazartesi

bir arkadaşımla otururken karma is a bitch dedim. çağırsana dedi. kafamı sola çevirip öylesine bakmak istedim. ahraz olmak istedim o an. sakın sanılmasın onu küçümsediğimden. onu hakir gördüğümden. son zamanlarda okuduğum bir kitabın adı ahraz olduğundan. ahrazlığın paraşüt sporuna en uygun engel olmasından. ahraz ahraz rüzgarın sesini duymadan sadece hissederek süzülmenin insanı kuş yapacağından emin olmamdan. kafamı sola çevirip taşak mı geçiyon adam mı seçiyon sığlığında baktım. tümden yitmiştim. ahraz değildim, ancak başka sağlık sorunlarım vardı. kocaman bir yara peyda olmuştu yüzümde. arkadaşıma baktıktan sonra yarama dokundum. ufak bir sızı sadece o kadar. bir polisiye kitapta okuduğum yaralarımız güçlerimizdir deyişini bile hatırlamadım. iyice yitmiştim. tüm esrarengiz tutum birden ilkel insan formuna dönüşmüştü. yaran varsa canın yanar, edebiyat yapmazsın. açken sen sen değilsin. belki avda hayatta kalmaya çalışmazsın ama gta oynarken hayatta kalma içgüdün devam eder. cinsel açlık çekiyorsan karma is a bitch dediğinde birisi çağırsana dersin. oysa bana bunu öğretmemişlerdi. bana sadece temel ihtiyaçlarımı öğretip sonrasını maarif müfredatına bırakmışlardı. ve ben porno dergileri ne maarif okullarından ne de ebeveynlerimden öğrenmiştim. örnek kelimesi benim için sadece dantel, patik ve elişi yapımında kullanılan bir sözcüktü. bir örnek vermek gerekirse: aysel yeni bir örnek gösterdi çok zormuş. ve aynı cümleyi kullanan teyzenin elişinden kastının handjob olmadığını yine aynı öğretilmeyen yerlerden öğrenmiştim.

kafamı sola çevirip arkadaşıma baktım. karma is a bitch demişti. çağırsana dedim.

yaş problemleri ve inanç sistemleri üzerine bir aşk hikayesi

1 Ocak 2014 Çarşamba

merhaba canım, ben okazyona,tinere ve compay segundoya inanan biriyim. schrödinger'in kedisini anlatırken "çok tatlı yaaa" diyen bir sevgilim var. benden beş yaş küçük. annemden ise otuzyedi yaş. annem benden otuziki yaş büyük. babamdan ise resmi kayıtlara göre iki yaş büyük. abim ve benim yaşlarımız toplamı her sene değişiyor. aramızdaki yaş farkı hiç değişmiyor. taraflardan birisi ölene kadar da bu durum bu şekilde devam edecek. taraflardan ikisinin aynı anda ölümü halinde hayat müsabakası eşitlikle neticelenmiş olacak. bunları annemden otuzyediyaş küçük sevgilime anlattığımda "aşkım, annenle ne zaman tanıştıracaksın beni" dedi. zamanı geldiğinde deyip schrödinger'den bahsetmeye devam ettim. yaptığım ince espriyi o dahil ortamdaki hiç kimse anlamadı ve gülmedi. sonra kalktık bir mağazanın önünden geçerken kısa bir süre duraksadık. o arada vitrin camında kendimle gözgöze geldim, sol elim vücudumun az ilerisindeydi. omzum ve kolum arasındaki mesafenin açı değeri yaklaşık otuzyedi derece olması, sevgilimin elimi bırakmadan vitrine doğru bir adım atmasındandı. kendime bir göz kırptım ve iyi göründüğümü düşündüm. iyi görünüyordum derken fiziksel bir görüntüden bahsetmiyorum. hayatım iyi görünüyordu. vitrin camından yansıyan hayatım iyi görünüyordu. vitrin camına yansıyan hayatım ise aslında hiç iyi değildi. mutluluk ve mutsuzluk arasında süregelen bir savaş yoktu. o an bunu anladım, tek şey serotonin ve gece görülen rüyalarla ilgiliydi. eğer öyle olmasaydı hepimiz bir gün uyanmaktan vazgeçerdik. inanın bana bunu yapardık. okazyona, tinere ve compay segundoya inandığınız gibi inanın.