biznis

28 Temmuz 2015 Salı
durmaksızın
amansızca
hunharca

sıradan bir gün

21 Temmuz 2015 Salı
adam uzun uğraşlar sonunda tanrıyla bir görüşme ayarlayabilmişti. aylarca edilen dualar yıllarca yapılan ibadetlerden sonra bunu hakettiğini düşünüyordu. sadece beş dakikacıktı. ancak yeri ve saati adam seçecekti. tanrı baş meleklerinden birisiyle adamı aldıracaktı. gelen emailde böyle yazıyordu. adam bildiği insanlık tarihi bilgisiyle ah şu tanrılar diye iç geçirdi; çağa nasıl da ayak uyduruyorlardı. hemen interneti açtı, küçük bir taramayla beş dakikanın en yavaş geçeceği gezegeni bulmak istemişti. böylelikle bir taşla iki kuş vurabilirdi. hem çok sevdiği tanrıyla göreli olarak daha çok zaman geçirebilecekti, hem de hep çıkmak istediği atmosferden çıkabilecekti. dünyada öğrendiği bilgileri basitçe takip etti ve tanrıyla venüste buluşmaya karar verdi. hem kadınların venüsten geldiğine dair bir kitap adı okumuştu. belki orda çok fazla kadın vardı gerçekten tanrıyla görüştükten sonra baş meleğe rica edip bir kaç dakika daha geçirebilirdi. bir kaç dakika venüste iyi zaman olmalıydı. tanrıya dünya saatiyle ertesi hafta çarşamba günü saat 14.00'da kendisini evinden aldırmasını ve onunla venüste buluşmasını isteyen bir mail ile cevap verdi. o gün işten bir günlük izin alabilirdi. çok fazla işi de yoktu. daha doğrusu işlerini buna göre ayarlayacaktı. en olmadı sabah biraz erken kalkıp aile hekiminden bir günlük rapor alabilirdi. işler yolunda gitmezse hep bir b planı vardı. bu onun en gurur duyduğu özelliğiydi. görüşme günü yaklaştıkça heyacanı artıyordu. çevresindeki kimseye de bu büyük buluşmadan bahsetmiyordu. tanrı mailine cevap yazmamıştı ancak bir an bile tereddüt etmemişti. koskoca tanrı onunla dalga geçecek değildi ya. görüş günü gelmiş çatmıştı. gecesinde heyecandan uyuyamamaktan çok korkuyordu. ama olmadı gece ertesi gün ne giyeceğini düşünmüştü. venüs sıcak olurdu bir kapri ve hawai gömlek yeterli olur diye düşündü. müdüründen izni de koparmıştı. evinde bir tadilat yaptıracağını söylemişti, müdürü de çok fazla eşelemeden tamam demişti. eğer acil bir durum olursa haber verin gelmeye çalışırım diye eklemeyi de unutmadı. böylece sevimli görünebilirdi. saat 13.00'da traşını olmuş beklemeye başlamıştı. heyecandan içi içine sığmıyordu, sürekli bir meşguliyet arıyordu kendine. 13.59'un son saniyelerinde kapıda bir ışık huzmesi belirdi. gelmişti. kandırılmamıştı. nolduğunu anlamadan kendini hiç bilmediği bir gezegende bulacağını umuyordu. olmadı. ışık hızıyla gidince parçalarına ayrıldı, tabi ki insan vücudu bunu kaldıramadı. kaldırsaydı bile, venüsün yüzeyi dörtyüz küsur dereceydi. eğer hayatta kalsaydı şunu anlayabilirdi. tanrıların mucizeleri olmaz, sadece verdikleri umutlar olur.