reminder

23 Temmuz 2012 Pazartesi


enkaz altında kalmış çocukluklar güçlüdür
gitmeleri gidişdir ha
hiç dönmeyecekmiş gibisi
kalmalarını bilmem ben hiç kalanını görmedim
sevmeleri desen kalmalarından da beter

yazıyla üç

18 Temmuz 2012 Çarşamba
geçenlerde kendime rastladım. markette içki reyonunda. demek ikimizde aynı yerden alışveriş yapıyorduk. bugüne kadar nasıl karşılaşmadık dedim, oysa eski sevgilimle bile burda karşılaşmıştım, ki kendisi şu an ölü. cevapsız kaldı söylediklerim. bomonti dedim ne zamandır içmiyorum birkaç tane alıp tuzlu leblebi ile içeriz dedim. bir ölü gibi sustu gene. bu sefer döndü bir ölü gibi baktı. biraz yaklaşsam bir ölü gibi kokacağımdan korktum. kendimden korktum ve kaçtım. eve gittim bira almadan. suyun altına girdim. bir şelalenin dibinde yaşamanın en güzel yanı bu dedim. evde her şey unutulur. her şeyden önemlisi "şimdi evime girsem bile biraz sonra çıkabilirim mademki bu esvaplarla ayakkaplar benim ve mademki sokaklar kimsenin değil." demişti şair. aklımın içi olmayanların varlıklarıyla dolu. bana en büyük sürpriz kendimim.

yazıyla iki

"şimdi senin yaşında olsaydım" derdi babaannem, derdi büyüktü babaannemin. "bugüne dek yaptığımdan daha başka hiçbir şey yapmazdım. elli sene aynı evde yaşardım. yirmi sene aynı fabrikada çalışırdım. her hafta pazara giderdim. dedeni dünya üstündeki tek erkek olarak bilirdim. bana yazılmış olan bu hayatı yaşardım. sana bu bilgece sözleri etmek için senin babanı doğururdum. sana bunları söylemek için, yaşadığım gibi yaşardım."

babaannem olsaydı eğer, dün gece eminim bana bunları söylerdi.

yazıyla bir

içimin boşluğundan içeri girdim. kimse yok mu diye seslendim. kim o diye seslendim. benim süleyman dedim. hangi süleyman dedim. kaç tane süleyman tanıyorsun dedim.hiç dedim. sorun yok, ben de hiç süleyman tanımıyorum dedim. elimi cebime attım sigara içmek için sigarayı gösterdim bana. kafamla onayladım bir tane de kendime istedim. çöpünü yere atma dedim. atsam ne olacak, kim görecek dedim kimse görmez, kimse görmedi seni zaten. yalnızlığıma acıyorum.

sülün boyunlu güzel gibi

10 Temmuz 2012 Salı


astronomik rakamlarla astronomi dersi vermemi isteyen bir öğrencim vardı ben ilkokuldayken. ona burcunun ne olduğunu sordum. oğlak dedi. bana astral seyahat karşılığı astroloji dersi vermesini istedim. bir müzik açtı yuri gagarin gidelim buralardan aşk bizimle değil diye bir söz geçiyordu. anlamadım dedim. anladın dedi bilgece. kim öğretmendi kim öğretmedi. buna ikimiz de bir türlü karar veremedik. sonra oturup bunun üzerinde düşünmeyi kestik. bir kahveye gitmeye karar verdik. ben türk kahvesi önerdim o espresso. bir uzlaşma gerekiyordu, birinin bir şeyler yapması elzemdi. uyuşmazlık mahkemesine götürdüğümüz davada, hakime hanım doğum tarihlerimizi okuyunca nedeni anladık. burçlarımız. benim burcum ve onun burcu anlaşamıyordu. oysa gonca güllerimiz vardı burcu burcu kokardı. tamam hakime hanım dedik biz ayrılmak istemiyoruz. serbest dalış yapacağız. mariana çukuruna dalmak konusunda tartışacak değildik. sonuçta her ikimizde james cameron'u severdik. dalarken kamuran akkor dinlemeyi önerdi. kayıtsız kabul ettim. kayıtlı kabul etmek için istediği evrakları görmeniz lazımdı. kim olsa kayıtsız kabul ederdi. yolda türlü türlü balıklar gördük bi süre sonra türlü türlü balıklar göremedik. ışık yoktu. biraz daha inince türlü türlü halüsünasyonlar gördük. onlar da bizi gördü, el salladılar. yemin ediyorum bunu yaptılar.

tura çıkan bir turist

9 Temmuz 2012 Pazartesi


seni düşünmek; yakıcı mı güzel mi yakıcı güzel mi
sabah türküsü; kahvaltıdan önce yakılır ve üstünde çay demlenir
alagözlü yar; sarılmak için kapıyı çalandır
bahçedeki sandal; ağacının kokusunda anlatılmaz hikayeleri vardır
ölüdeniz; cenazesine giden bir dostum vardı gözyaşlarından rahmetlinin dalgalandığını söylemişti
istavrit; küçük balıktır büyük balığın yediği
oyun; oynamaz hiç bir çocuk orada yaşar
ebruli; başka neyi hatırlatabilir ki
hürriyete doğru; ilk adım adının konmasıdır
aşk yüzünden; olmayanlar olanlardan daha çok
rüya; görülür itinayla
her şey yolunda; giderken uyanırsın ve her şey yolunda gitmeye devam eder
ilk aşk; tek gerçek aşk sonra aşkın olmadığını öğrenirsin
dargın mıyız; diye sorulduğunda gülümsemeyi öğrenmiştim
çeyrek; ekmek kokoreç yiyen bir kadına bir çeyrek daha söyleyin
eski arkadaş; her gelişinde eskiyendir

arbeit macht frei

5 Temmuz 2012 Perşembe

semitist olabilirsin, anti semitist olabilirsin, faşist olabilirsin, herhangi bir ist olabilirsin, ya da bir dine göre hayatını şekillendiriyor olabilirsin. ama sadece bir gün insan nasıl bir varlık acaba diye düşündüysen ve imkanın varsa auschwitz'e gitmelisin. çünkü orada yaşananlar en saf haliyle insanlık. adorno demiş auschwitz'den sonra şiir yazmak barbarlıktır. insanlar hala şiir yazıyor, insanlar hala birilerini seviyor, insanlar hala birbirlerini öldürebiliyor. çünkü insan hayatta kalmak için her şeyi yapıyor. dedim ya auschwitz saf hali insanlığın. sanmayın saf demek temiz demek, saf demek karışmamış demek, hiç bir şeyin hiç bir şeye karışmadığı demek. insanlık orada saf halindedir, ölümün kol gezdiği çalışma kamplarında. orada ölenler umutlarıyla korkularını karıştıramazlar, umudu yaşarlarken içlerinde en büyük yaşama arzusu vardır. orada sağ kalanlar umutlarıyla korkularını karıştırmazlar, korkuyu yaşarlarken önlerinde çıplak bir ölüm resmi vardır. orada insanlar insana ait ne varsa en temel haliyle yaşarlar. severler - fotoğraflarda görürsünüz o insanlar buram buram severler en azından yaşamayı. ağlarlar - fotoğraflarda görürsünüz o çocuklar gerçek gözyaşlarını akıtırlar gözlerinden. hastalanırlar - fotoğraflarda görürsünüz hastalığı neyse her evresini hissederler. ölürler - fotoğraflarda görürsünüz ölünmesi gerektiği gibi ve ölünmesi gerektiği için ölürler.

ve biz aradan yetmiş kusur yıl geçince tek bir bıyıklının günahı olduğunu sanarız orada yaşananların. orada yaşananlar insanlığın kendisidir. adorno doğru demiş ama eksik demiş tosunum; auschwitz'den sonra şiir yazmak barbarlıktır, öncesinde yazmak da, auschwitz'de şiir yazmak da barbarlıktır. insanlık tarihi barbarlığın tarihidir. ve bir şeye ona şiir yazacak kadar bağlanmak bu barbarlığın müessibidir.

insan ilişkileri

4 Temmuz 2012 Çarşamba
şimdi gözlerimizi kapatıp
usul usul aşık oluyoruz
aşka dair ne varsa o oluyoruz
yarın gözlerimizi açıp
usul usul insan oluyoruz
aşka dair ne yoksa o oluyoruz